Milyon dolarlık turizm yatırımlarını kimler yönetiyor? Şeytan ayrıntıda gizli
Günümüzde dünya ekonomisinin en hızlı büyüyen ve en çok istihdam yaratan sektörlerinden biri olarak kabul edilen, ülkeler için sadece ekonomik anlamda değil, kültürel, sosyal ve diplomatik boyutlarda da önemli sonuçlar doğuran turizm sektörü doğru ve sürdürülebilir politikalarla yönetildiğinde, kalkınmanın anahtarı olabiliyor.Bu nedenle turizmin bir devlet politikasına kavuşturulması gerekliliği ülkemiz açısından son derece kritik bir öneme sahip. 80’li yılların ortalarında bu gerçeği ve bu olağanüstü cennet coğrafyanın turizm sektörü ile ne kadar iç içe olduğunu gören Turgut Özal dünya turizm pazarına ”Biz de varız… Geliyoruz…” dese de alelacele çıkarılan kanun ve yönetmeliklerde en önemli ayrıntı gözden kaçırıldı. O süreçte rakip ülkeler ile rekabet edebilecek ihtiyaç duyulan yatak arzını gerekli noktalara çıkarmaya yönelik hedefler ortaya konulsa da sonrasında operasyonel işletim sistemine geçişte en fazla ihtiyaç duyulacak, turizmin filozofisini anlatacak ülkenin marka kültürünün oluşturulması için yapılması gerekenler, hiçbir hükümet döneminde değiştirilemeyecek, sürdürülebilir devlet politikaları olarak kayda geçirilmedi.Bir de Türk milletinin karakteristik bir özelliğine bağlı olarak çok güzel başlayan atılımın ucu bırakılıp proje mesleki bilgi ve tecrübesi olmayan yatırımcının fantezilerine terk edilince geçen bu 40 yıllık süreçte turizmimiz ne yazık ki el yordamı ile gelişti ve bu günlere gelindi ve geline noktada 40 yılda kazanılan yaklaşık iki milyon yatağın neredeyse tamamı satılmak üzere yollara dökülmüş vaziyette…Konaklama sektörü on dört milyar dolar kredi borcu yükü altında, Daha ne olabilir ki? Oysaki turizmin devlet politikası haline getirilmesi, sektörün uzun vadeli stratejik bir vizyonla yönetilmesini sağlanmasına fırsat verecekti. Turizmde Devlet Politikası denilince bir çok kişi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı işaret ediyor. Ülkede bir bakanlığın olmasının turizmin yazılmış bir devlet politikası ile eş değer olduğunu sanıyorlar. Oysaki ülkemizde turizme yön veren 2634 sayılı turizmi teşvik kanunu 1982’de çıkarılmış bir yasa ve o gün bugün her gelen yönetim ülke turizmini bu 42 yıl önce yapılmış yasaya bağlı kalmak kaydıyla yönetiyor.Bugün ülkede bir berber dükkanı bir marangozhane açarken açacak kişinin uzmanlık belgesi aranırken, hiç kimse yüz milyonlarca dolar milli servet harcanarak yapılan ve yurt dışında ülkenin aynası olacak tesislerin kiminle yönetileceği sorusu sorulmuyor. Sonra bünyesinde birden fazla bilimin özelliklerini barındıran bir bilim dalı olan ve tüm dünyada, sınırları ve çerçevesi çizilmiş, genetiği oluşturulmuş, kendine özgü terminolojisi olan turizm mesleği ile ilgili hiçbir eğitimi, tecrübesi olmayan bir yatırımcıya al işlet deniliyor.Kısaca inşaat okumuş bir gence ”Al bu narkozu yemiş masada yatan adamın bypass ameliyatını yap” diyerek neşteri yanlış adama veriyoruz. Sonra da başarı bekliyoruz! Ancak maalesef mümkün değil…Bodrum Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (BOYD) Onursal Başkanı Serdar Karcılıoğlu