Yabancı arşivlerden çıktı! İstanbul halkı yok olacaktı

İstanbul’un sembol semti Galata’da 19. yüzyılın sonlarından bu yana hizmet veren Avusturya Sen Jorj Hastanesi sessiz sedasız kapandı. 1863-1879 yılları arasında İstanbul’da etkili olan kolera salgını sırasında Avusturya’dan gelen iki rahibenin öncülüğünde kurulan hastane salgının bastırılmasında etkili olmuştu. Takip eden yıllar içinde çocuk ve göz klinikleri de açan hastanenin çabaları İstanbul’da disiplinli bir sağlık teşkilatının kurulmasına da katkı sağlamıştı. Osmanlı, Avusturya ve Fransız arşivleri İstanbul’un kolera salgınıyla mücadelesine ışık tutuyor.

İSTANBUL’DA SALGIN

Hindistan’dan dünyaya yayılan kolera İstanbul’a ulaşana kadar deniz ve kara güzergahlarını takip etti. Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı üzerinde tedbirler alınsa da hacıların kullandığı bu güzergahlar hastalığın Batı’ya taşınmasında etkili oldu. Tarihi kayıtlara göre İstanbul’dan önce Halep, Bağdat gibi merkezler de kolera salgınının etkisine girdi.

1872 yılında temelleri atılan Sen Jorj Hastanesi yıllarca Galata’da hizmet verdi. 

İSTANBUL’DA TOPLANDILAR

Tarihi kayıtlar 19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı İmparatorluğu’nda, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde yetersiz altyapının salgının hızını artırdığını gösteriyor. Tarihçi Sinan Kunaralp’in araştırmalarına göre kolera salgını hem Osmanlı topraklarını hem de Avrupa’da pek çok kenti kasıp kavururken; 1866 yılının başında İstanbul’da Dünya Sağlık Konferansı toplandı. Konferansta salgının çıkış noktasının Hicaz olduğu tespit edilerek önlenmesi için karantina tedbirlerinin artırılması kararı alındı. Koleranın hac sezonu dışında görülmediği fark edilince hac sırasında kurban artıklarının açıkta bırakılmasının salgını tetiklediği anlaşıldı. Salgınla mücadele için çöpler temizlendi, kurbanlar için ayrı bir tesis yapıldı ve su kaynaklarına kurban artıklarının bırakılması yasaklandı.

ÖLÜ SAYISI 5 BİNİ GEÇTİ

İstanbul’da salgın 1865 yılında Temmuz ayının ortalarında başlarken salgının İskenderiye ve Mısır üzerinden başkente ulaştığı belirlenmişti. İstanbul’da etkili olan koleranın 11 bin 631 kişiye bulaştığı ve bu vakaların 5 bin 73’ünün ölümle sonuçlandığı tespit edildi.

Avusturya’dan İstanbul’a gelen rahibeler kolera salgınıyla mücadelede yer almıştı. 

BELEDİYE FİKRİ OLUŞTU

Tarihi kayıtlara göre kolera salgını hem gümrük hem de belediye faaliyetleri üzerinde etkili olmuştu. Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi’nde Osmanlı’da kolera salgınlarının incelendiği bir makalede ise bu durum şöyle anlatılıyor: “Osmanlı Devleti’nin 1865 salgını sırasında aldığı bütün önlemler ve oluşturan sisteme rağmen insan etkileşimini sınırlamak mümkün olmamıştır. Nitekim ticari hayat ve sosyal hayat birbirini tamamlamak üzere devam etmiştir. Hastalıkla sadece salgın sırasında değil salgından önce de mücadele edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. İstanbul başta olmak üzere belediye kurumunun ortaya çıkışı salgınlarla mücadele etkili olmuştur. Belediyelerin görevleri arasında yer alan altyapı hizmetlerinin sağlanması ve bunun kurumsal hale getirilmesi salgınların kendiliğinden kaybolmasına giden yolu açmıştır.”

Kirli su ve gıdadan bulaşıyor

KOLERA NASIL YAYILDI? 

Kolera, “Vibrio cholerae” adlı bakterinin sebep olduğu, genellikle kirli su ve gıda yoluyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığı olarak biliniyor. Kolera salgını, vücutta şiddetli ishal, kusma ve dehidrasyon (susuz kalma) gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Belirtiler, hızlı sıvı kaybına ve vücudun şok durumu geçirmesine yol açarken tedavi edilmezse ölüm kaçınılmaz oluyor. Kolera genellikle hijyen koşullarının kötü olduğu bölgelerde daha yaygın olarak görülüyor.

[email protected]

Kaynak: Web Özel

Başa dön tuşu
online casino log in