25 Bin Öğretmen Ataması” Gerçeği Yansıtmıyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “müjde” olarak duyurduğu “25 bin” öğretmen ataması, kamuoyunu yanıltan, atama bekleyen yüz binlerce öğretmen adayının umutlarını istismar eden bir siyasi manevradan olmuştur. Gerçekte sadece 15 bin öğretmen göreve başlayacak, geri kalan 10 bin kişi ise öğretmen olarak değil, öğretmen akademilerinde “yeniden eğitilmek üzere” alınacaktır. Bu durumun atama olarak sunulması hem kamuoyunu yanıltıcı hem de bu öğretmenlerin belirsiz bir bekleme sürecine girmesi anlamına gelmektedir.
Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı’na (MEB) göre 68 bin öğretmen açığı bulunmakta, buna ek olarak 90 bine yakın ücretli öğretmenle sistem ayakta tutulmaktadır. Böyle bir tabloda, 25 bin sayısının telaffuz edilmesi dahi, yaşanan sorunu çözmekten uzaktır. Her yıl yüz binlerce öğretmen KPSS’ye hazırlanmakta; ancak kadrolar, iktidarın ekonomi politikalarının tasarruf tedbirlerine feda edilmektedir.
En az bu sayı kadar çarpıcı bir başka sorun da 15 bin öğretmenin atamasının mülakatla yapılacak olmasıdır. Yüzde 50 KPSS, yüzde 50 mülakat notu üzerinden yapılan bu yöntem, sadece adaletsizliği değil, torpil ve siyasal kadrolaşmanın da kapısını aralamaktadır. 2024 yılında mülakatla yapılan öğretmen atamalarının üzerindeki şaibeler mahkeme kararlarıyla ortaya konulduğu, mülakat mağduru öğretmenlerin hak arayışı polis şiddeti engellendiği koşullarda yapılacak yeni atamaların ne kadar adil olacağı tartışmalıdır. Mülakat sistemi, geçmişte defalarca liyakat dışı uygulamalarla damgalanmıştır. Ataması yapılmayan genç meslektaşlarımızın yıllar süren emeklerinin sonuçlarını, kapalı kapılar ardında şekillenen ve siyasal kaygılarla hareket eden mülakat komisyonlarının inisiyatifine bırakmak kabul edilemez.
Yeni öğretmen atamalarında en dikkat çekici noktalardan birisi de Erdoğan’ın “öğretmen akademileri” uygulamasıyla öğretmenliğe yeni bir geçiş aşaması tanımlamaya çalışmasıdır. Bu akademilerin amacı, içeriği ve hukuki dayanağı konusunda kamuoyu yeterince bilgi sahibi değildir. Eğitim fakültelerinin 4 yıllık formasyonunu yok sayan, binlerce öğretmenin emeğini değersizleştiren bu model, öğretmenlik mesleğini yeniden şekillendirme bahanesiyle siyasi bir araca dönüştürülmek istenmektedir. Akademilere alınacak 10 bin kişinin geleceği belirsizdir; bu kişiler henüz öğretmen değildir ve bu sayının atama sayılarına dahil edilmesi yanıltıcıdır.
Erdoğan’ın “25 bin öğretmen atıyoruz” açıklaması ne gerçek ihtiyacı karşılamaktadır ne de eğitimde yaşanan yapısal sorunlara çözüm sunmaktadır. Her yıl KPSS’ye giren öğretmen sayısının 500 bine dayandığı koşullarda, bu sayının yalnızca yüzde 5’ine denk gelen bir atama yapılacak olması, milyonlarca öğrencinin nitelikli eğitim alma hakkının gaspı anlamına gelmektedir.
Eğitim Sen, en az 150 bin öğretmen ataması yapılmasını, atamaların liyakate dayalı, şeffaf ve torpilsiz bir biçimde gerçekleştirilmesini talep etmektedir. Öğretmen istihdamı; siyasi kaygılarla değil, bilimsel planlamayla objektif kriterler doğrultusunda yapılmalıdır.
Eğitim bir kamu hizmetidir ve bu hizmetin yürütülmesinde temel kriter, siyasi değil toplumsal ihtiyaçlar olmalıdır. Öğretmenlerimizin mesleki güvencesi, eğitim fakültelerinin itibarı ve öğrencilerimizin geleceği proje okullarında yaşanan tasfiyede olduğu gibi, keyfi uygulamalara feda edilmemelidir.
Eğitim-Sen